google-site-verification=-NAEpN6wpQ_pqQOHNz5s7a2Yc8O3-zmLaSG-U5TAb-Q google-site-verification=-NAEpN6wpQ_pqQOHNz5s7a2Yc8O3-zmLaSG-U5TAb-Q
top of page
Yazarın fotoğrafıSimge Güner

Yabancılaşma: Rasyonalizm ve Prodüktivizm ideolojisi


Rasyonalizm ve prodüktivizm ideolojisi, pazar koşulları içerisinde en fazla üretmeyi amaçlayan bir toplumsal örgütlenme biçimi geliştirirken, bu örgütlenme içerisinde insanlar, yalnızca makinaların bir parçası ya da doğrudan bir üretim ama çoğunlukla tüketim aracı niteliğine dönüşürler. Bir insanın en fazla tüketebilmek için her şeyi yapmasının olağan olduğu bir toplumsal yapıda sınır, yalnızca diğer insanların bu özgürlüğünü yani tüketme özgürlüğünü sınırlamamaktır. Böyle bir toplumda her şey tüketim boyutunda anlam kazanır. Zaman, mekan, eğlence ve hatta cinsellik bile metalaşıp tüketilirken, bunların insani içeriklerinden soyutlanarak pazarda satılan nesnelere ve anlamını yitirmiş etkinliklere dönüştüğünü görürüz. Bu anlamda ileri kapitalist toplumun bireyi, her türlü yaratıcılıktan uzak, tüm toplumsal değerlere yabancılaşmış ve tek kuralın daha fazla tüketmek olduğu ortamda, temel hedef olarak tekdüzeliği içselleştirmek ve benimsemek durumunda kalmaktadır.

Tekdüzeliğin dışındaki eylemler, yine özünden soyutlanmış arayışlardan ibarettir. Örneğin spor, artık insanın fiziksel gelişmesini ve sağlıklı yaşamasını sağlayan bir eylem değil, onu oyalamak ve vakit geçirtmek için dev örgütlerin tekeline aldığı bir meta alanı olmuştur. Sanatsal yaratı, anca pazardaki değişim değerine bağlı olarak bir anlam taşımaktadır. Müzik, dev şirketlerin tek merkezde oluşturduğu beğeni standartlarını aşamazken, dinleyicinin duygulanmasının derecesi aldığı uyuşturucu maddenin dozuna bağlı olabilmektedir.

Kadınlığın veya erkekliğin ölçütleri ve nitelikleri, tekelleşmiş moda evlerinin ve kozmetik sanayiinin pazar savaşımında belirlenirken, değişimin hızı da yüksek bir tüketim sağlamayı amaçlamaktadır. Toplumsal başarı, her alanda yüksek tüketim ile özdeşleşirken, tüm insani ilişkiler, sevgi, aşk, dostluk ticareti yapılabilen birer nesne olmuşlardır. Kapitalist toplum tinsel hazları vurgulayarak, sonuçta aşkı, estetiği ve diğer duyguları da metalaştırmıştır. Belki de cinsel özgürlük maskesi altında yapılmak istenen de budur. 


133 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page